21
TOO & ENOUGH
TOO
‘Çok, aşırı, fazla’ anlamlarına gelen too sözcüğü, too+sıfat/zarf yapısında ‘…mayacak kadar …’ anlamında farklı kullanılır. Yapının arkasından to ve gerekli fiilin yalın hali gelir. Cümle olumlu kurulur ama anlamda olumsuzluk vardır:
The coffee is too hot (sıfat) to drink.
Kahve, içilemeyecek kadar sıcak.
Kahve, içilemeyecek kadar sıcak.
They arrived too late (zarf) to have dinner.
Yemek yiyemeyecek kadar geç geldiler.
Yemek yiyemeyecek kadar geç geldiler.
I was too excited to sleep.
Uyuyamayacak kadar heyecanlıydım.
Uyuyamayacak kadar heyecanlıydım.
It’s too cold to sit outside.
Hava, dışarıda oturulamayacak kadar soğuk.
Hava, dışarıda oturulamayacak kadar soğuk.
The table is too heavy to carry.
Masa, taşınamayacak kadar ağır.
Masa, taşınamayacak kadar ağır.
Bu yapı içine for me/him/them … gibi ifadeler de eklenebilir:
The table is too heavy for me to carry.
Masa, taşıyamayacağım kadar ağır.
Masa, taşıyamayacağım kadar ağır.
Too, much ve many sözcükleriyle de kullanılır. Much’tan sonra sayılamayan bir isim, many’den sonra sayılabilen çoğul bir isim getirilir:
There was too much snow for me to go walking.
Yürüyüş yapamayacağım kadar çok kar vardı.
Yürüyüş yapamayacağım kadar çok kar vardı.
ENOUGH
‘Yeterli, yeterince’ anlamındaki enough, sıfat ya da zarflardan sonra gelir ve too’nun aksine olumlu anlamdadır. Yapının arkasından to ve gerekli fiilin yalın hali gelir:
It is warm enough to sit outside.
Hava, dışarıda oturacak kadar sıcak.
Hava, dışarıda oturacak kadar sıcak.
I was fool enough to believe him.
Ona inanacak kadar aptaldım.
Ona inanacak kadar aptaldım.
The camera is small enough to put in my pocket.
Fotoğraf makinesi, cebime koyacak kadar küçük.
Fotoğraf makinesi, cebime koyacak kadar küçük.
Bu yapı içine for me/him/them … gibi ifadeler de eklenebilir:
It is warm enough for us to sit outside.
Hava, dışarıda oturabileceğimiz kadar sıcak.
Hava, dışarıda oturabileceğimiz kadar sıcak.